DİĞER
"Hayatı felaketleri, yeisi, tesellileri ve keyfiyle bir arada kavrayan; gündelik hayata dair orijinal tespitleri ve gözlemleri olan; ekmek parası için denizin de, güneşin de, havanın da kahrını çeken, fakat yalnız insanların kahrını çekemeyen Cemil Süleyman, bütün bunları da hınzır benzetmeler, mütebessim eleştiriler ve kıvrak bir Türkçeyle yazan sahici bir yazar..."
Esin Hamamcı, Prof. Dr. Ali Volkan Erdemir ile Japon edebiyatı, Türkçeden Japoncaya çevrilen eserler, Murakami çevirileri ve Dağın Rüyası romanı üzerine konuştu: "Roman yazma isteğim, her Murakami romanı çevirisinin ardından hissettiğim o büyünün etkisiyle daha da arttı."
Pangea Kitaplığı’nın ilk öykü kitabı ve ilk öykü seçkisi olan ve türün duayenleri ile edebiyatın usta isimlerini bir araya getiren İlk, İthaki Yayınları tarafından önümüzdeki günlerde yayımlanıyor. “Başlangıç” teması ekseninde kurgulanan bu bilimkurgu seçkisinin Bülent Somay tarafından yazılan sunuşunu Tadımlık olarak yayımlıyoruz.
Dinleyebileceğiniz sayısız albüm var. Ve her gün bunlara yenileri ekleniyor... Ya günlerce bıkıp usanmadan dinleyeceğiniz albüm yayınlandıysa ve sizin haberiniz bile olmadıysa? İşte yepyeni, denemeye değer birkaç albüm...
TÜYAP 38. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı'na katılan bağımsız yayıncılara bu seneki fuar deneyimlerini sorduk; artısıyla eksisiyle...
Haruki Murakami'nin Uyku, Fırın Saldırısı, Tuhaf Kütüphane ve Doğum Günü Kızı kitaplarını resimleyen Kat Menschik, Murakami çevirmeni Ali Volkan Erdemir'in sorularını yanıtladı....
Donald Keene’in Japon edebiyatı, kültürü ve tarihi üzerine eserlerinin Türkçeye çevrilmesi Türkiye’deki Japonya çalışmalarına büyük katkı sağlayacaktır...
Haruki Murakami çevirmenlerinden Ali Volkan Erdemir: Murakami'nin süregelen Japon edebiyatına karşı yeni bir tarz oluşturma gayreti var ilk romanı Rüzgârın Şarkısını Dinle'de. En azından Japonya'da denenmemiş bir stil oluşturma peşinde
“Nasılsın” sorusu hep başkasına sorduğumuz bir soru mudur? Yoksa, kime sorarsak soralım bu soru sadece ve sadece kendimize sorduğumuz bir soru mudur?
Türkiye’nin ne Batılılaşmış ne de köylü kalmış kitlelerini temsil eden Zebercet, Türkiye’yi temsil eden Anayurt Oteli’nin içine kendisini kapatır ve yalnızlaşır. Bu bir kaçıştır...
Haklarından mahrum edilerek boyun eğdirilmeye çalışılanların, özyıkımlarını göze alarak giriştikleri açlık grevlerinin sona erdirilmeye, grevin öznelerinin bukağılandırılarak tabi kılınmaya çalışıldığı bu günlerde...
“Eteğimizde birikenleri ortalığa dökmek, başkalarının heybelerindekilerinin açığa çıkmasını sağlamak, edebiyatın ve düşüncenin üzerini örten, popüler sığlıklara çimento dökmek için bunu yapmak zorundaydık.”
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık